Ağaç ateşten sakınır kül olmamak için, Çelik ateşe koşar, yanar, dövülür ve keskin bıçaktır artık. Bıçak sapı olmuş odunu taçlandıran çelik bir tek elması kesemez, çünkü elmas en sağlam en parlak halidir fosilleşmiş ağacın...
Hayat engel tanımaz. Hayat engel de oluşturmaz. Biz insanlar yaratırız o engelleri. Normal dediğimiz ne? Normlar neye göre belirlenir? Toptancı ve kolayca bakış açılarıyla kendi gibi olmayanı yok saymak ya da yokmuş gibi davranmak insanlığın...
Doğduğumuz evlerden çıktık. Okullar bitti. İş hayatımız başladı. Paramızı da kazanıyoruz. Aile kur, çocuk sahibi ol. İstisnalar dışında bizim kuşak benzeri bir süreçten geçti. Bir mesleğe sahipsen o alanla ilgili işe girer emekli...
Uzun parmakları, çok güzel elleri vardı. Yeşil hareli gözleri, derin anlamlı bakardı. Kim demiş erkekler ağlamaz diye, o bize sarıldığında Gözlerinden akan sevgiydi. Nuruş derdi anneme, bir Nuruş daha çıkardı ağzından. Sakin naif adamdı....
Ölüm! Bütün canlıların kaçınılmaz sonu. Allah hayırlı ölümler versin derler ya eskiler. Hiç ölümün hayırlısı mı olur diye geçirirdim aklımdan. Ölüm işte; son. O kaçınılmaz sonun nasıl, nerede ve hangi koşullarda olduğunun en...
Cumhuriyet diye yazılır; haklar ve özgürlükler diye okunur. Haklar ve özgürlük diye yazılır; sorumluluklar diye okunur. Sorumluluklar diye yazılır; bilinç, bilgi diye okunur. Bilinç , bilgi diye yazılır; eğitim diye okunur. Eğitim diye...
Ege'nin incisi; gönlümün birincisi aşkım İzmir... Seksenli yıllarda öğrencilik sonrasında yaşanan atamalar nedeniyle uzak düştüğüm, ‘içinden mi' sorularına maruz kaldığım, ruhunu sevdiğim şehir. Yıllar süren hasret bittiğinde...
'Haydi uç' demişler, 'uçamam ben deveyim' demiş; 'öyleyse koş' demişler, 'ben kuşum ki koşamam' olmuş cevabı. Devekuşu hikayesi, işine gelince uçamam, işine gelmezse koşamam. Hatta işler sarpa...
Okulun bahçesindeki tavuk öyle içten öyle canlı bağırıyor ki, tek kişilik koro.Yumurtlamış belli. Yedi mahalle duymalı bizim hatunu; follukta duruyor eseri, ne kadar övünse yeridir. Gücünü üretimden alıyor sarı kızımız. Sabahın...
Gelecek elbette gelecek, peki geldiğinde biz nerede olacağız? Kafanız karıştı değil mi? Doğaldır, bana da olur. Şöyle anlatayım. Eski bir hikaye: Köyde yaşlı bir adam ve kızı birlikte yaşıyorlarmış. Bir gün kıza görücü gelir. Yayıktan...
Umudun beyaz kanatlarına bindim. Şöyle bir havalandım. Mavi bulutların arasından. Altın sarısı ışık huzmeleri sıcak sıcak dokunuyor tenime. Ne güzel bir duygu özgürlük. Yükseldim yükseldim. Artık yeşil birer nokta ağaçlar, mavi kurdelalar...
Sabah rutinlerimi usulca tamamlamış güne başlamaya hazırdım. Güne başlamak derken öyle hazırlanıp sokağa çıkma niyetinde değilim. Kendi OHAL'imden yeni normale geçiş için çok da aceleci olmadığım kesin. Evden yürüttüğüm işlerim,...
Dünya tarihine geçecek günler yaşıyoruz. Coronalı karantina günlerinde hepimiz ortak bir tehlikenin riskinden kendimizi ve çevremizi korumak için hayatımızda ciddi değişiklikler yaptık. Peki bu değişim çocuklarımızı nasıl etkiledi?...
Babamdan aldığım derslerden bir tanesini paylaşmak istedim bugün. Hakka yürüyeli yirmi yılı aşmasına rağmen hayata dair yaptığı bütün uyarılar hala güncel, hala etkili ölümsüz bir rehber gibi. 'Her koyun kendi bacağından asılır...
Seksenli yılların başı. 12 Eylül darbesinin gölgesinde Konya Selçuk Üniversitesi'ndeyiz. Öncesinde toplumda yaşanan kaosun suniliğini, sağcı solcu diye gençlerin birbirine nasıl kırdırıldığını, ardında yatan 'Büyük...
Uzun zamandır evde değildim, ihtiyacım oldukça yeteri kadar yiyecek alışverişi yapma alışkanlığımdan dolayı evde stoğum da yok. Gelir gelmez market alışverişimi yapsam da eksiğim çok. Sabah market, kasap ve birkaç parça eksiğimi...
Yaşamayı seviyoruz. Acı çekmek istemiyoruz. Dünya nimetlerinden faydalanmak, kaygısız olmak, kendimizi iyi hissetmek istiyoruz. Bu gayet anlaşılabilir ve insani bir durum. Kendimiz ve sevdiklerimiz için olan bu arzularımızı tüm toplum için...
Son yıllarda kız çocukları ve kadınlar hakkında yaşananlara, konuşulanlara baktığımızda nasıl karanlık ve cinsiyetçi bir bakış açısına maruz kaldığımızı görmemek mümkün mü? 21. Yüzyıl'da Ortaçağ cehaletinin hüküm sürmesini...
On beşinci katta, balkondayız. Gökyüzünü delen acı siren sesleri. Adana Sabancı Merkez Cami'nin yeşil çimleri neredeyse görülmüyor. Al bayraklara bürünmüş kara bir matem sarmış her yanı... ”Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez”...
İnsan aynı anda hem üşür, titrer hem de terler mi? Viral bir enfeksiyona maruz kalırsanız ya da yoğun stres altındaysanız tam da böyle hissedersiniz. Her iki durumda da yapılacak bellidir. Virüslerden kurtulmak. Normalleşmek için doğru...
Öyle bir bakardı ki gözlerinin içine Nuruş derdi, bir Nuruş daha çıkardı gönlünden gelen. Adı Nur ya da benzer de değildi ama babam anneme öyle seslenirdi. ‘Nur gibi doğdun hayatıma' demek mi isterdi, bilemiyorum. Ben sevgiyi, aşkı...
Mis gibi kızarmış ekmek kokusu, mutfaktan gelen annemin kapkacak tıkırtıları, rahmetli babamın 'hadi çocuklar' sesi. Çocukluğumun gün başlıyor startı. Bütün aile birlikte sabah kahvaltısı yapmadan kimse okuluna, işine gidemezdi....
Sallana sallana yol alan metronun raylardan gelen melodisine fısıltı halinde konuşmalar, derin iç çekişler, arada öksürük sesleri eşliğinde şehrin insanları güne karışmış yol alıyoruz. Zemheri soğuklarının hüküm sürdüğü günlerdeyiz....
Devlet Baba kapına geldik uzat elini öpelim. Şöyle vakur kurulduğun koltuğundan okşa başımızı sevinelim. Sonra içinden gelir belki bir akide şekeri verirsin elimize; ağzımız tatlanır, gönlümüz şenlenir. Hele bir de bonkör günündeysen...